Berna Talu
Berna Talu
Konuşmacı Kategorisi
Motivasyon – Değişim Yönetimi
Vizyon Strateji
1970 yılında Ankara’da doğdu. Hacettepe Üniversitesi’nde Fransız Dili ve Edebiyatı (lisans) ve İşletme (yüksek lisans) okudu. Felsefeye olan merakı yıllar sonra onu tekrar öğrenci olmaya yöneltti, İstanbul Üniversitesi Felsefe (lisans) bölümünü bitirdi.
Bankacılık sektöründe profesyonel iş hayatına başladı. Vakıfbank, Körfezbank, Garanti Bankası ve Turkishbank’ta fon yönetimi, yatırım bankacılığı ve pazarlama bölümlerinde çalıştı. Birim kurdu, takımları yönetti.
Öğrenme ve gelişim faaliyetlerine 2002 yılında Tim Danışmanlık’ta eğitmen olarak başladı. Daha sonra, Sinerji Eğitim ve Yönetim Danışmanlığı’nda eğitim danışmanı, PDR Group/ TMI Türkiye’de de eğitim ve performans geliştirme olarak çalıştı.
2010 yılında kendi şahıs şirketini kurarak, kurumlarla çalışmalarını devam ettirdi. 2015 yılı itibarıyla da iş dünyası için bir gelişim okulu oluşturma hayaliyle yola çıkarak, Düşünce Okulu’nu kurdu. Bu tarihten itibaren de Düşünce Okulu’nda çeşitli kurumlarla, üniversitelerle ve bireylerle öğrenme ve gelişim çalışmalarını sürdürüyor. 2002 yılından bu yana sadece Türkiye’de değil, Azerbaycan’da ve Romanya’da pek çok kurum çalışanının yanında bir gelişim ortağı olarak yer aldı.
Öğrenmenin ve gelişimin gerçekleşmesi için ihtiyaç analizi ve ihtiyaca özel öğrenme tasarımlarında uzmanlaştı. Özgün içerikler geliştirdi.
Çok Boyutlu Düşünme Becerileri, Yaratıcı Düşünme, Tasarım Odaklı Düşünme, Bilişsel Esneklik, Fikir Nasıl Satılır, İletişimde Sadelik, Koçvari Liderlik, Takım Koçluğu çalıştığı başlıca öğrenme ve gelişim başlıklarıdır.
500’den fazla kurum iç eğitmenin gelişimine katkı sağladı. Bugünlerde iç eğitmenlere Dijital Eğiticinin Eğitimi’nde de destek sağlıyor.
Farkındalık sohbetleri ve konuşmaları gerçekleştiriyor. Yönetici, Takım Koçluğu ve Kariyer Koçluğu yapıyor. Çok boyutlu düşünme kitabı üzerinde çalışıyor.
Uzmanlık Konuları:
Çok Boyutlu Düşünme,
Tasarım Odaklı Düşünme,
Yaratıcı Düşünme,
Fikir Nasıl Satılır,
Bilişsel Esneklik
Yaratıcı Düşünmede Ustalaşmak/ Migros, Maltepe Üniversitesi, Şişli Meslek Yüksek Okulu
Fikir Nasıl Satılır/ Garanti Bankası
Kuşaklar Arası Liderlik/ Turkcell
Senin için Doğru Kariyer/ TED Üniversitesi
Yeni Nesil Öğrenme Ortamı/ Ülkü Ortaokulu
Konu Başlıkları ve İçerikleri
Neden bir fikir satın alınırken, diğerleri satın alınmıyor?
Plutarch’tan yola çıkarak, akıl doldurulacak bir kazan mı, yoksa tutuşturulacak bir ateş mi?
Günümüzde bizi yutan bilgi tsunamisi içinde, insanlara daha fazla veri sunarak onları ikna edemiyoruz, çünkü inanmak istediğimiz her şey için bir yığın destekleyici bilgi, bir tık uzağımızda duruyor.
İkna etmede ve etki yaratmada değişim yaratacak kritik faktörler; mevcut inançlar, değerler, duygular, teşvikler, eylemlilik, merak, ruh hali ve diğer insanlar. Her biri engelleyici ve yardımcı role sahip. Bu rolleri tanıyıp, fikrimizin lehine kullandığımızda fikir satmanın sırrına ereriz.
Bir de fikrimizin can alıcı noktasını anlam yaratacak şekilde hikâyeleştiriyorsak, Voltaire’in dediği gibi “hiçbir şey söylemeden, çok konuşmanın sırrını biliyoruz” demektir.
Bugün yaşadığımız problemlere yaklaşımımız fark yaratma konusunda en belirgin ölçüt olarak karşımıza çıkıyor.
Tasarım Odaklı Düşünme, karmaşık problemlerde bireyleri anlamayı, varsayımlara meydan okumayı, problemleri yeniden tanımayı, tanımlamayı, yaratıcı ve yenilikçi çözümler getirmeyi amaçlayan yinelemeli bir süreçtir.
Tasarım Odaklı Düşünme ile
-
-
- bireyi merkezi alır,
- sezgi, mantık ve sistematik muhakemeyi çeviklikle birleştirip, fikirden eyleme geçer,
- istediğimiz değişimi yaratarak, kendimize, iç ve dış müşterilerimize, organizasyonumuza artı değer katarız.
-
Birlikte karar alıyor, birlikte yapıyor, birlikte sonuca ulaşıyoruz. Uzmanlık alanlarımızda ne kadar yetkin olursak olalım, birlikte hedefe ulaşırken, kurduğumuz iletişimin çevikliği bugünün dünyasında başarımızın anahtarı.
Peki iletişimimizi nasıl çevik hale getiririz?
İletişimimizi çevik olmaktan çıkaran engelleri fark ederek ve çevik iletişim pratikleri yaparak…
Daha yalın, daha uyumlu, daha bütünleşik bir iletişimle amaçlarımıza daha hızlı ulaşırız.
Tüm sosyal bilimlerin ana kavramlarındandır “Çatışma”. Felsefe tarihinde bir yolculuk yapıp, Antik Yunan’a kadar gidecek olursak, ünlü düşünür Herakleitos evrensel gelişmeyi çatışmaya bağlarken, Alman sosyologların ilk kuşağından gelen Georg Simmel de, çatışmayı grubun bilinçlenmesine ve bütünleşmesine katkı sağlayan bir araç olarak görüyordu.
Binlerce yıldır her türlü ilerlemeyi çatışarak gerçekleştiriyorsak, neden çatışmanın gücünü kullanmayalım ki?
Çatışma normlarını belirleyerek, çatışmalardan farklı ve yüksek performanslı iş sonuçları üreten takım/takım üyeleri haline gelmek mümkün.